#Artemis Yayınları
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ahmet Denker – Klasik Çağın Kaybolan Harikası: Artemis Tapınağı (2024)
Gizemi ve erişilmezlikle örtülmüş cazibesiyle dünya genelinde çok az tapınak insanlığı Efes’teki Artemis Tapınağı (Efes Artemisionu) kadar derinden etkilemiş ve meşgul etmiştir. Öyle ki, Klasik Çağ’ın yazarları onu “Dünyanın Yedi Harikası”ndan biri olarak seçmişlerdi. Hatta tapınak, onları görenlere göre yedi harikanın en muhteşemiydi. Artemision yedi kez yıkıma uğramasına rağmen Efes’in ebedi…
View On WordPress
#Ahmet Denker#Artemis Tapınağı#Klasik Çağın Kaybolan Harikası: Artemis Tapınağı#İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları
0 notes
Text
NASA, Ay yüzeyinden canlı yayın için lazer teknolojisini test etmeye başladı
Amerikan ajansı NASA, gelecekteki Artemis görevlerinin bir parçası olarak Ay yüzeyinden canlı video yayınları sağlayabilecek lazer teknolojisinin testlerini başlattı. Yeni iletişim sistemi, Dünya ile uzay arasında veri ve video aktarımı için geleneksel radyo dalgaları yerine bir lazer ışını kullanıyor. Lazer iletişimini kullanan deneyler, NASA'nın 30 milyon mil mesafeden video görüntüleri iletebildiği Aralık 2023'te başladı. Temmuz 2024'te ajansın ekibi, lazer kullanarak ISS'ye başarıyla 4K video gönderdi ve geri gönderdi. Bu deney, verilerin 900 Mbit/s'ye kadar yüksek hızlarda iletilme olasılığını gösterdi. Lazer iletişiminin, Ay ve Mars da dahil olmak üzere uzun mesafelerde veri iletiminin artan kapasitesi ve güvenilirliği gibi radyo dalgalarına göre önemli avantajları vardır. Read the full article
0 notes
Text
Selin Solarist (talking.library)ARTEMİS MİLENYUM yayınları ile anlaştığı duyuruldu!
1 note
·
View note
Photo
BİR ALIŞVERİŞKOLİĞİN İTİRAFLARI ~ SOPHIE KINSELLA
#kitapmagarasi#kitap#bir alışverişkoliğin itirafları#confessions of a shopaholic#Artemis Yayınları#kitapkurdu#kitaplar#kitapseverler#kitap fotoğrafı#sophie kinsella#chick lit#bookstagram#bookblr#booklover#bookworm#kitap blog#kitap incelemesi#kitap yorumu#kitap tavsiyeleri#kitap tanıtımı#kitap tavsiyesi#kitap önerisi#kitap önerileri
3 notes
·
View notes
Text
TANRILARIN ARABALARI - ERICK VON DÄNIKEN - İNCELEME
TANRILARIN ARABALARI – ERICK VON DÄNIKEN – İNCELEME
Başlık: Tanrıların ArabalarıYazar: Erich Von DanikenYayınevi: Artemis Yayınları “Ne kadar uğraşsanız da saçma bir teori sınıfına koyamayacağınız, güçlü bir anlatım.”Daily Mail Erick von Däniken, hakkında çokça konuşulmuş bir yazar. Kimileri, arkeolog ya da tarihçi ya da benzeri bir diploması olmadığı için, sadece araştırmacı-yazar statüsünün yeterli olmadığını savunup kitaba ve anlattıklarına…
View On WordPress
0 notes
Text
‘PROTİ ADASI’NIN ESRARI’ RAFLARDA
ZEYNEP BUGAY’DAN FANTASTİK TARZIN EN İDDİALISI ‘PROTİ ADASI’NIN ESRARI’ RAFLARDA YERİNİ ALDI Yazar Zeynep Bugay’ın kısa bir aradan sonra çıkardığı ikinci kitabı ‘Proti Adasının Esrar’” raflarda yerini aldı. Gelmiş geçmiş en iddialı fantastik seriler arasında yerini almaya hazırlanan ‘Proti Adasının Esrarı’ büyülü, sırlarla dolu farklı bir dünyaya yolculuk etmek isteyen okurlar için, yazarın yaşadığı Kınalıada’dan yola çıkarak, gizemli ve ilham veren ada coğrafyasında terkedilmiş bir kedinin; hayat yolunu, annesini ve kaybettiği sevgiyi arayan naif hikayesini bizlerle buluşturuyor.
ZEYNEP BUGAY’DAN FANTASTİK TARZIN EN İDDİALISI ‘PROTİ ADASI’NIN ESRARI’ Yazar Zeynep Bugay’ın kısa bir aradan sonra çıkardığı ikinci kitabı “Proti Adasının Esrarı” raflarda yerini aldı. Gelmiş geçmiş en iddialı fantastik seriler arasında yerini almaya hazırlanan ‘Proti Adasının Esrarı’ büyülü, sırlarla dolu farklı bir dünyaya yolculuk etmek isteyen okurlar için, yazarın yaşadığı Kınalıada’dan…
View On WordPress
0 notes
Text
“Ne mutlu, hayatım boşa geçmemiş diyebiliyorum”
Kitaplarıyla pek çok gencin hayatına dokunmuş, Türkiye’de gençlik edebiyatı denince akla ilk gelen yazarların başında geliyor İpek Ongun. Artemis Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı “Anlat Anneanne”de ise torunlarıyla yaptığı sohbetler üzerinden kendi yaşamına tanık ediyor okuru. Kitabın ilgi çekici yanlarından biri de Ongun’un hayatındaki küçük ya da büyük ölçekli bazı detayların kitaplarına olan yansımasını takip etmek. Dolayısıyla hem İpek Ongun’un yaşamını okumak hem de onun kitaplarını tekrardan aralamak gibi “Anlat Anneanne”yi okumak. Ongun, yeni çıkan anı kitabı vesilesiyle hayatına ve gençlerle kurduğu iletişime dair sorduğumuz soruları yanıtladı.
Bizde aile sırları hep saklanmak istenir. Siz son kitabınızda bunun aksini yaparak oldukça samimi bir dille ailenizin yaşamına götürüyorsunuz okuru.
Bizde aile sırları hep saklanmak istenir çünkü toplum belli bir olgunluğa erişmemiştir. Mahalle baskısı diye anılan zehirli dedikodu ve yargılanma korkusu pek çok konunun dile getirilmesini önler. Oysa bizleri biz yapan hatalarımız ve onlardan öğrendiklerimizdir. Neyi yazıp neyi yazmayacağımın kararını ancak ben verebilirim, diye düşündüm, sonuçta bu benim kitabımdı ve başkalarına söz düşmezdi.
Ne kadar sürede yazdınız bu kitabı? Bu süreçte yaşamınıza dönüp bakmanız size neler hissettirdi?
Bir buçuk yılımı aldı bu kitabı yazmak. Aslında bu hem kendimle bir hesaplaşma hem de torunlarıma onlardan öncekilerin, aile büyüklerinin iyisiyle kötüsüyle yaşadıklarını anlatmak, kuşaklar arası halkalar oluşturmaktı. Benim anneannem okuma yazmayı “millet mekteplerinde” öğrenmişti, benim torunlarımsa yapay zekâyı tartışıyorlar. Kendimle hesaplaşmaya gelince, aileme ve kitaplarıma, özellikle de gençlere dokunan kitaplarıma bakınca ne mutlu, hayatım boşa geçmemiş, diyebiliyorum.
Anılarınızı torunlarınızla yaptığınız sohbetler üzerinden anlatıyorsunuz. Kitaplarınızla pek çok gencin hayatına dokundunuz. Anladığım kadarıyla gençlerle iyi bir diyalogunuz var.
Doğrudur, gençlerle iyi bir diyalogum var. Çünkü ben onları yargılamam. Duygularına, üzüntü ya da sevinçlerine saygılıyımdır. Onları eleştirmem, onlarla konuşurum. Bir şey anlattıklarında onları dinlerim, onları görürüm. Sanırım aramızdaki diyalog böyle kuruldu.
Bu kitabın en büyük motivasyon kaynağı torunlarınız olmuş. Onlar da okudu mu kitabı? Ne düşündüler?
Henüz okumadılar ama ben de okudukları zaman ne diyeceklerini çok merak ediyorum.
Peki sizin gençliğiniz nasıl geçti?
Benim gençlik günlerim güzeldi. Bir kere harika bir arkadaş grubum vardı. Bunun yanı sıra hayatımızda sanat vardı. Her hafta sonu bir piyes izler ya da sinemaya, konsere giderdik. Tiyatronun altın çağıydı o günler. Çok okurduk, kitaplar vazgeçilmezlerimizdi. Ayrıca okulda çeşitli kültür kulüplerimiz vardı, herkes bir ya da iki kulüpte çalışırdı. Özetle güzel şeylere vaktimiz vardı.
Benim için bu kitabın en ilgi çekici yanı hayatınızdaki bazı detayların kitaplarınızdaki yansımalarını keşfetmekti. Bu detayları okurlarla paylaşmak sizin için de heyecan verici oldu mu?
Hem de nasıl! Çünkü okullara gittiğimde pek çok kez bu tür sorularla karşılaşıyorum. O nedenle nu tür küçük sırları çok keyiflenerek açıkladım.
Kitapta hayatınızı etkileyen üç kadından bahsediyorsunuz: Anneniz, anneanneniz ve teyzeniz. Hangi açılardan etkiledi bu üç kadın hayatınızı?
Anneannem güçlü bir kadındı ve sürekli yakınanlara kızardı. O nedenle ben mümkün olduğunca yakınmamaya çalışırım. Teyzemse zeki ve esprili bir kadındı. En kötü olayda bile gülünecek bir taraf bulur, en karanlık anlarda bile onun bir sözüyle herkes gülmeye başlar, hava değişiverirdi. Bu da bana olaylara gülerek bakarsak, o yükün daha kolay taşındığını öğretti. Bunda ne denli başarılı olduğum tartışılır, o başka. En büyük dersse annemden… Hayatta, uzun vadede hoşgörülü, anlayışlı olmanın, insanları kırmamanın, yumuşak bir üslupla konuşmanın pek çok sorunun halledilebileceğini gözlerimle görerek öğrendim.
Peki ya aşk… Aşk nasıl etkiledi hayatınızı?
Aşk, hayatımı çok güzel etkiledi. İlk önce birbirimize âşık olduk ve yirmi gün içinde karar verip evlendik. Ama bence sonrası daha önemli. Aşk sevgiye dönüştü, dönüşebildi. Sevgi arkadaşlığı getirdi. Ve biz yıllardır birbirimizi çok seven iki arkadaş olduk. Konuşacak pek çok sözü olan elli iki yıllık bir arkadaşlık bu.
Kitapta şehirler de önemli bir yer tutuyor: Ankara, Atina, İstanbul, Mersin… Sizin için en özel şehir hangisi oldu şimdiye dek?
Açık ara Mersin! Elbette İstanbul da çok önemliydi benim için ama Mersin’in anlamı bambaşkadır. Güzel bir Akdeniz kenti olmasının yanı sıra iki kızımızın da evde olduğu dönemdir, benim en mutlu olduğum dönem diyebilirim. Ayrıca mahalle kültürü ve komşuluk da vardı. Sokakta oynayan ve susayınca o sokaktaki evlerden birine rahatça gidip bir bardak su isteyebilen son kuşaktı bizim kızlarımız. Ayrıca pek çok dostum, sevdiğim arkadaşlarım oldu Mersin’de.
http://www.milliyet.com.tr/ne-mutlu-hayatim-bosa-gecmemis/cumartesi/haberdetay/16.12.2017/2573374/default.htm
#İpek Ongun#Artemis Yayınları#Anlat Anneanne#otobiyografi#kitap#edebiyat#Bir Genç Kızın Gizli Defteri
3 notes
·
View notes
Photo
Okuduğum Kitaplar | Top 10 Serisi
#Artemis Yayınları#bacca fitzpatrick#bir genç kızın gizli defteri#cassandra claire#cehennem makineleri serisi#darren shan#düşüş serisi#epsilon yayınları#gone series#harry potter#harry potter ve azkaban tutsağı#harry potter ve felsefe taşı#harry potter ve sırlar odası#hush hush serisi#ipek ongun#j.k.rowling#JENNIFER L. ARMENTROUT#l j smith#lauren kate#lux serisi#marie lu#Michael Grant#obsidiyen#oniks#opal#pegasus yayınları#top 10 kitaplar#top 10 listesi#ucubeler sirki#vampir günlükleri
0 notes
Photo
#kan ve yıldız ışığı günleri#laini Taylor#book#books#books and libraries#kitap#kitaplar#artemis#artemis yayınları
1 note
·
View note
Text
iyi geceler canım kızım annen bugün yüksek lisanstan mezun oldu bebeğim. Hayır çok önemli bir şey yapmadım aslında, hayatta daha kuvvetli başarılar var, ama bu sadece senin minik patilerin gibi küçük bir başlangıç adımı ve sağlık problemlerim nedeniyle geç de bitirsem en azından emeğimi, araştırmalarımı heba etmemenin, ziyan olmamasının huzuru. Başarı ile sonuçlandırmam diğer adımları da başarmam konusunda umut veriyor yalnızca, bakalım artık kızım yani kendimi bir yandan huzurlu hissediyor, bir yandan yani dağılmamam gerek diyorum, mesela başlıkları kontrol edeceğim, içerik aynı şekilde ama başarılı bulduk dedi jüri üyesi olan hocalarım, tebrik ettiler, pandemi biterse okula gittiğimde danışman hocam kendi cübbesini giydirmek istediğini söyledi, yani o daha güzel olur manevi anısı olan bir şeyi paylaşmış olmak çok kıymetli bence ve hocamın anılarını taşıdığı cübbeyi giymek çok kıymetli - ay benim yine yazarken beynim uçtu, dağıldı, aynı cümleyi tekrar ettim sanırım, sana da isim bulamadım şimdilik, zaman ismini fısıldayacaktır, doğadan gelen güçle doğru zamanı bekliyorum piremsesim ama her gece seninle dertleşeceğim, aramızda kalsın tumblrmı kimse bilmiyor, kendimi en iyi ifade ettiğim yer burası şimdilik canım kızım. Seninle dertleşmek şizofreni olduğumdan ya da anne olma meraklısı vs. biri olduğumdan değil tamamen yüreğimden böyle akıyor. Yani annem hayvanları sadece beslemek, uzaktan yemeklerini vermek olarak sevdiği için benim bir kedim yok şimdi ama Sirius köpeğimiz var, o da bebek gerçi köpek değil, sen de kedi ya da fotoğraf değilsin sen de benim canım kızımsın. Yani şizofreniden değil kalben öylesin. Ay ne yorulmuşum ne kırılmışım şu haksız ifadeye beş yüz kere kendimi açıklamak zorunda kaldım ondan. Yani sen benim ruhumdan, kalbimden, aklımdan ve karakterimden doğan daha doğrusu REM uykumda doğan minik bir hayat inceliğisin. Ben oyuncak bebeklerimle de böyle oyunlar, yazılar yazardım. Yani şu an doğaçlama yazarken oldu her şey. Gerçi doğaçlama derken bugünün nasıl doğaçlama ilerlediğini de anlatayım hemen. Ben şu an regl dönemindeyim ve çok ağır geçiyor her ay iğne yaptırmam gerekiyor, yoksa midemde bir şey yokken sürekli kusuyorum ve çok zamanla çok zayıflıyorum, gücüm kalmayınca başka rahatsızlıklar başlıyor, en azından iğne ağrıyı geçirip beni uyutuyor, midemin bulantısı da geçince kusma da duruyor, işte o çok uyumaları yaşadığım bir sabah, yani bu sabah danışmanımın beni aramasıyla uyandım, dedi ki tez savunman var bugün dedi, ben çok şaşırdım, haber bekliyordum, zamanı belli değil sanıyordum, yani enstitüden intihal raporu hakkında geç haber alabildim, taşınmıştı o süreçte her şeyi konuşunca aynı telefon görüşmesinde sanırım o tarih de geçmiş ve ben o kadar şeyin stresine heyecanına odaklanmaktan tez savunması tarihini hafızaya almamışım. Hemen kalktım, saçlarımı yıkadım, dalin kokusu kalp ben, sonra kahvaltı ettim, odamı her gün toparlayıp, temizlediğim için sadece masa, bilgisayar ve telefonu her günkü temizliğinden geçirdim. Yani yaseminli vanilyani vegan viking pembiş temizlik kokusu kalp odam sonra da Balkan Kızı şarkısı eşliğinde adeta tiyatro kulisindeymiş gibi makyaj yapma ritüelimi gerçekleştirdim, açık yeşil, zümrüt yeşil, safir ve turkuazdan oluşan göz makyajı ile nar çiçeği ruj ile makyajım tamamdı bana enerji vermesi açısından istediğim gibiydi, sonra da Sait Faik’in en yoldaşı olan deniz, balık, balıkçılar ve gökyüzü ruhu su gibi bir mavi kombin yaptım sonra da hayatımda kıymetli bir manevi bağ olan bir kalemin, zümrüdü anka kuşu olarak nitelendirdiği kolyemi taktım, yeşil halka küpelerin içine 2016 yılından beri taktığım, annemin mavi küpelerini taktım, saçlarımı da Helenistik stil yaptım. Bileklik ve yüzükleri de detaylandırmayayım bence yani bakınca manik ve abartılı bir aksesuar anlayışım var gibi algılanıyor ama hepsi bir hikaye oluşturup enerji bütünleşmesi yaratması hissinden kaynaklanıyor. Yeşil kuş ve yapraklı dallı yüzük, süt mavi bulut ve bebek mavisi şemsiyeli yüzük, annemin hep taktığı ve yıllardır benim olan gümüş etnik yüzük ve bu sene kazandıklarımla kendime aldığım labrodit doğal taş yüzüğümü taktım, dayanamadım anlattım yine dedim ya beni burada kimse görmüyor, yazım kuralıymış, cümle tekrarıymış, ama rezil olcam kaygılarıymış, onlar bu platformun evreninde yoklar benim için. Burası benim için şehrin kalabalığından kaçılan ıssız bir ada, sakin bir köyü temsil ediyor. Mavili saat, mavi yeşil bileklik diğer elde, turkuaz doğal taş bileklik, kırmızı siyahlı bileklik (mor gri kalpli gözlüğü aldığım premit adlı yerden gözlüğün yanında hediye gönderilen) yeşil defne yapraklı bileklik bir de çocukkenden beri sakladığım mavili, nazar boncuklu bileklik. Son olarak da yine ilk kazandığımla aldığım Rüya adındaki üst notasında, kalp notasında ve dip notasında çok sevdiğim detayların ruhu olan parfümden sıktım -ya bunların hepsi kendimi iyi hissetmek, güzel enerji olması adına içimden geliyor, ben ne yapıyorsam hep kendime yaptım yani süslenme gibi konularda mizacım hep böyleydi canım istemezse hasta gibi makyajsız süssüz de olduğum olmuştur. Kimseyi takmam o konuda. Ay çok konuştum. Çok detaya girdim. Tamam sakinim. Yani sonra başladı online görüşme şeklinde ve ben anlattım tezimin amacını ve yaptıklarımı, çalışma şeklimi, araştırmayı yönlendiren kaynakları ve başlıklandırmayı nasıl yaptığımı vs. Sonra sorular soruldu, önerilerden bahsedildi, yani benim aldığım eleştiri tezimin teorik zemininin çok uzun sürmüş olması, hikayelere az zaman ayrılmış olması yönündeydi, teorik zeminin bu kadar araştırılmasının, doktora tezlerinde olduğunu söylediler, kötümserlik kavramı benim de felsefi derinliği açısından başlangıçta yabancı olduğum bir kavram olduğu için ve çok sınırlı kaynak bulabildiğim için sanırım her öğrendiğimin paylaşılması gerektiğini düşündüm, ve hikayeleri okuyunca bu kavramla bağlantı kurmak açısından daha detaylı okumalar yaptım sonra sağlık problemleri, odaklanamamalar derken her şey neredeyse son 2 haftada toparlandı benim bir mucizeyi yapmam oldu. İnanırım ki yüksek lisansın ilk senesi ikinci dönemde karaciğerimden rahatsızlanıp da her şeyi bırakıp tedavi olmak için eve dönmek zorunda olmasam o an yapabilecek durumda olsam seminer ve diğer dersler alttan kalmasa daha başarılı bir tez ödevi yapabilirdim ama ben rağmen yaptım bu bir bahane değil sadece azmime ve çalışmama inancımdan doğan bir cümle ve çok daha fazlasını yapmayı çok isterdim, sürecin öğrettiklerine ve sonuca odaklanıyorum şimdilik ne diyeyim. Çok şükür. Ders dönemim iki yıl sürmemiş olsa her şey çok başka olurdu ama zorluklara rağmen başarabilmeyi yaşamam gerekiyormuş buna da şükür. İncelenen başlık açısından literatürde ilk yapılan bir çalışma olduğunu duymak ve danışmanımın ilk mezunu olduğumu duymak benim için mutluluk vericiydi. Hatalarımı düzeltip, yazdıklarım arasındaki bağlantıları daha sağlam kurup enstitüye teslim edince rahatlayacağım. Danışmanım mezun olduğunun haberini sevdiklerini paylaşabilirsin ifadesinde bulununca ben hemen paylaştım fakat bunları da halletmem gerek. Eskisi kadar yoğun olmasa da içimde minik soru işaretleri, garip bir burukluk hissi yaratıyor ama onu da halledeceğim zamanla, dengeye oturtacağım yapmak istediğim her şeyi. Okumak istediğim kitaplar var. Dedektif Enola serisinin ilk üç kitabı ve Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları serisinden Su romanı bugün ulaştı, kalbime ve ruhuma ve aklıma yakın bulduğum bu kadın karakterle daha çok iç aynasına bakacağımı ve öğrenmenin keşfin yolculuğunun ışık dolu devam edeceğine inanıyorum. Bugünün armağanı gibi savunmadan önce geldiler. Teşekkürler canım Alfa Yayınevi ve Artemis Yayınları en çok da abilerinin yokluğunda bir başına, mücadele eden, durmadan araştıran, kılık değiştiren, sorgulayan Enola Holmes ile kavuştuğum için. Everest Yayınları sana da teşekkür ederim ruhumun en yalnız ve hür yanının adını bulduğum, iç ismim olan Defne adındaki bir kadının mücadelesini, maceralarını böyle bir günde hediye ettiğin için. Üniversitede tiyatrodaki ilk oyun kişisi yolculuğum olan Su da romanın adı olunca benim için her şey çok anlamlı bir bağ kuruyor. Bugünüm böyle geçti. Sosyal medya da paylaşım yaptım ama içten içe beş yüz defa utanarak, çekinerek - ay çok mu abartılı olur - paylaşsam doğru olur mu - cübbe yok nasıl ifade edeceğim böyle komik mi olur derken yine de kalbimden geçeni yaptım sanırım ve bitti çoktan bugün bak saat 03:32 olmuş çoktan bugün dün olmuş bu ne şimdi benim yaptığım yakın zamanlı nostalji falan mı dünü andım ama bugünden yeni çıkış sınırları içinde neyse bunu sonra sorgulayalım.
Sonuç olarak kızım bir hafta çok tuhaftı. Abdülhak Hâmid Tarhan’ın Hacle şiirinin V. bölümünde dediği gibi, mezar ve beşiğin iç içe olmasının hayatın iki oyuncusu olması gibi ve buna fıtrat denilmesi yaşam ve ölümün karı koca olması gibi yani son yaşadığım süreç sonrası bugün bu şiir çağrıştı şerhi bu şekilde olduğu için ama şiirin kendisini hatırlamadığım için gittim, valizleri deştim, üniversitenin ikinci senesinde okuduğumuz ve ders konusu olan şiiri buldum, o kadar aklıma takıldı, onunla ifade etmek istedim.
Hadi uyku vakti artık, gerçi ben uyuyana kadar Dualar Kalıcıdır romanını okuyacağım. Pelin ve Bayan Rosella’yı çok sevdim. Ben bazı önyargılı edebiyatçıların yerinde olsam aşk romanı yazarı olarak önyargı ile yaklaşmak yerine çok güzel teorik başlıklarla değerlendirirdim. Bence Umberto Eco da Bayan Rosella’nın anlatıdaki geriye bakışlarını, analeks olarak açıklamamı yanlış bulmazdı, yerinde bulurdu. Neyse bunları yazarken çok utandım. Haddime olmayan şeyler dedim gibi geldi. Ama çok da böyle okuduğum teorik bilgilerle kendiliğinden açıklıyorum kafamın içinde ve tutamadım, yazdım birden. Artık hayırlısıyla daha parlak zamanlar olsun dilerim ki...
08.01.2021, 03:46
*Rüya (iç ismi Defne)
1 note
·
View note
Text
Alfa Yayın Grubu (Alfa, Everest, Artemis, Kapı, Büyülü Fener, Alfa Aktüel Yayınları) sahibi Abdullah Gül ile kirve olan eski milletvekili Mehmet Faruk Bayrak.
Everest ile sapıklara selam çakarken, Kapı Yayınları ile muhafazakar camiaya kitap satıyorlar. Din iman para..
2 notes
·
View notes
Text
KİTAPLIĞIMIZIN EN YENİLERİ - 2
KİTAPLIĞIMIZIN EN YENİLERİ – 2
Şeytanın Sözlüğü
Ona her ne kadar Şeytanın Sözlüğü deniliyorsa da, Satanist bir elkitabı olduğunu düşünüyorsanız yanılırsınız. O Bierce’ın tüm yaşam bilgisini, yaşam tecrübesini büyük bir zevkle ve acımasız bir yaklaşımla değerlendirdiği bir yapıttır.
Yazar: Ambrose Bierce Çevirmen: Cemal Atila Yayınevi: Omega Sayfa Sayısı: 280 Keskin Şeyler
HASTA RUHLU BİR ANNE
Kelimeler gazeteci…
View On WordPress
#Ali Gür#Ambrose Bierce#artemis yayınları#Başka Dünyalar#Bayan Poe#Bilimkurgu ve Hayal Gücü#Bir Aynada Üç Kadın#David Mitchell#doğan kitap#Eric Emmanuel Schmitt#Gillian Flynn#haruki murakami#Jacop De Zoet&039;in Bin Sonbaharı#Keskin Şeyler#Kolektif Kitap#Koşmasaydım Yazamazdım#Lynn Cullen#margaret atwood#Omega#şeytanın sözlüğü#Tavanarası#Therese Anne Fowler#Zelda Fitzgerald&039;ın Romanı
0 notes
Text
İclal Aydın’dan yeni kitap
İclal Aydın’dan yeni kitap
İclal Aydın’ın merakla beklenen yeni romanı ‘Üç Kız Kardeş’, Artemis Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı.
Birbirine çok bağlı üç kardeşin Ayvalık’ta başlayan hikâyesi İstanbul’a uzanacak, her birini hayal ettiklerinden çok başka bir gelecek kucaklayacaktı. Türkân, Dönüş ve Derya’nın masal gibi hayatı, ayrılıklar, hastalıklar, kayıplarla sarsılsa da sığınacakları limanları, dinlenecek…
View On WordPress
0 notes
Photo
AUDREY'İ BULMAK ~ SOPHIE KINSELLA
#Audrey'yi Bulmak#Finding Audrey#sophie kinsella#kitap#evde kal kitap oku#evdekal#kitapkurdu#kitap tavsiyesi#Kitap önerisi#okudum bitti#okudumokuyun#gençlik#eğlenceli#kitaplakal#bookblr#bookstagramturkey#bookstagram#kitap yorum#Artemis Yayınları#kitapsever#bookworm#book
1 note
·
View note
Text
Hilal Aydın Özcan İle “Yaşam Aynasını Kendine Çevir”
Hilal Aydın Özcan İle “Yaşam Aynasını Kendine Çevir”
Uzman Klinik Psikolog Hilal Aydın Özcan’ın yeni kitabı “Yaşam Aynasını Kendine Çevir” Artemis Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı. 2013 yılında kariyerine başka bir noktadan ilerleme hedefiyle yola çıkan ve psikoloji alanında uzmanlık kazanan Hilal Aydın Özcan, uzmanlık alanı ile yazar kimliğini birleştirerek üretimine devam ediyor. Artemis Yayınları etiketiyle çıkan Hilal Aydın Özcan’ın…
View On WordPress
0 notes
Text
Hilal Aydın Özcan İle “Yaşam Aynasını Kendine Çevir”
Hilal Aydın Özcan İle “Yaşam Aynasını Kendine Çevir”
Uzman Klinik Psikolog Hilal Aydın Özcan’ın yeni kitabı “Yaşam Aynasını Kendine Çevir” Artemis Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı. 2013 yılında kariyerine başka bir noktadan ilerleme hedefiyle yola çıkan ve psikoloji alanında uzmanlık kazanan Hilal Aydın Özcan, uzmanlık alanı ile yazar kimliğini birleştirerek üretimine devam ediyor. Artemis Yayınları etiketiyle çıkan Hilal Aydın Özcan’ın…
View On WordPress
0 notes