sensicmisin

[sensicmisin]

Ten uyumunun var olduğunu düşündüğüm zamanlar oldu yalan değil. Şimdi şöyle bir baktığımda ben sevdiğim insana dokunmayı seviyorum. 

[sensicmisin]

Stolk

Sürekli bir stolk muhabbetidir gidiyor. Biz bu işi 2009 yılında yaptık. O zamanlar facebook çok hızlı. Tabi ben gireli 3 4 sene falan olmuş İzmirde yaşıyorum o zamanlar. Bir akşam mekanın birine gittik arkadaşlarla. Orada birinden çok hoşlandım. Sürekli masanın yanından geçiyor ismini öğreneyim. Sanki ne işime yarayacaksa. Öğrendim ismini arkadaşının biri söyledi. Sonra bir başladım aramaya izmir grupları, mekanın sayfası derken baktığım kişi sayısı abartısız 1500-2000 kişi. Tek tek profile tıklıyorum resimden bulucam inat ettim. Bu kadar inat, hırs kimsede yok. Çatalla 2 km tünel kazmak gibi bir şey. Ama başardım, buldum onu. Sonra yaktım bir sigara “Ee... Şimdi ne olacak?” Sonuç istediğimi elde ettim, aradığımı buldum. Kapadım profili hayatıma devam ettim.

[sensicmisin]

Ben hala her şeyi sana anlatacakmış gibi biriktiriyorum. Sen hala bekliyor musun...

[sensicmisin]

Yak artık şu ateşi, yanacaksak yanalım

[sensicmisin]

Boşuna mı kapıldım rüzgarına bir yelkenli gibi

[sensicmisin]

Lan cinsel ilişki yaşamayıpta sürekli cinsellikle ilgili şeyler paylaşan insan, sen sıçmışın.

[sensicmisin]

Geçen yine seni düşündüm, Demek isterdim, Fakat ben seni hep düşünürüm. Hiç aklımdan çıkarmam. Özlerim gülüşünü, Duyarım sesini, Hissederim nefesini, Hiç istemem gidişini. Geçen yine seni özledim, Demek isterim, Ama ben seni hep özlerim. Hiç içimden çıkarmam. Düşünürüm gelişini, Beni sevişini, Bana bakışını, Benimle el ele gezişini.

[sensicmisin]

İçimde acayip bir his var, güzel şeyler olacak gibi geliyor. OLMADI

[sensicmisin]

Ben de diyorum ki neden sürekli terslik var.

[sensicmisin]

Şunu yapmayan adam, sen sıçmışın.

[sensicmisin]

Bir de Double Whopper istiyor amk

[sensicmisin]

Aşk öyle bir şey ki, Her şeyi unutturur. Hayata yeniden bağlar insanı. Umutlandırır. Düşünürsün, nasıl olur? Anlayamazsın. Çünkü aşk öyle bir şeyki Anlatamazsın.

[sensicmisin]

Zor olan mı güzeldir yoksa güzel olan mı zordur?

Aynı gibi, aynı değil gibi de görünüyor. Olmayacağını bile bile bir işe kalkışmak, devam etmek, bitirememek... Güzel giden bir şey zor olduğu halde devam etmek. O anları yaşarken bu soruyu sorduğunuzda aynı kapıya çıkıyor. Çünkü zor ama güzel bir şeyi yaşamaya çalışıyorsun. 

Mesela; bir ilişkiniz var ama uzaktan bir ilişki. Bir türlü aynı yerde yaşayamıyorsunuz, ayda bir iki sefer görüşüyorsunuz. Çok iyi anlaşıyorsunuz ve çok sevdiğinizi düşünüyorsunuz, devam etsin bitmesin istiyorsunuz. Uzaktan ilişkinin direği sürekli konuşup ilişkiyi canlı tutmak. Bunu başarıyorsunuz. İşte burada soruyorsunuz soruyu. “Zor olan mı güzeldir yoksa güzel olan mı zordur?” Sorsanız da fayda etmiyor, devam ediyorsunuz. Fakat bir türlü şartlar olgunlaşmıyor. Beraberlik yavaş yavaş tükenmeye başlıyor. Sevgi azalmaları yaşanırken ilgi düzeyi düşüyor. Sonuç; mutsuz son.

Tüm bunlar yaşandıktan sonra bu sorunun hiç bir anlamı olmuyor. Zormuş, güzelmiş... Biten bir şey ardından soru anlamsız geliyor.

[sensicmisin]

Mıçmıç

Mıçmıç nedir? sorusuyla başlayalım. Mıçmıç; sevgililerin her ortamda dip dibe durmasından tutunda insan içinde bademcik ameliyatına kadar uzanan bir yoldur.

Tip 1: Uzaktan ilişki

Bu insanları bir nebze olsun anlayabilirim. Sevgilisini belli aralıklarla görür. Gördüğünde de sürekli dokunmak, öpmek isteyebilir. Çünkü her zaman akıllarda bir soru vardır “Bir daha ne zaman görüşeceğiz?” Böyle olunca anlayabilmek gerek. Fakat bununda bokunu çıkarmamak lazım. Baş başa olduğunda ne istiyorsan onu yap, bizi niye buna maruz bırakıyorsunuz?

Tip 2: Yakından İlişki

Arkadaş işte bu tipleri anlamak mümkün değil. Adam aynı evde yaşıyor, sürekli beraberler ama insan içinde de beraberler. Neden? sorusuna karşılık hiç bir cevapları yok. Tamam cicim ayları dersin, yeni başladık dersin, dersin de dersin... Bahane bulmak kolaydır. Bir ayrılın, yan yana durmayın. Biz de sizle ayrı ayrı muhabbet edelim. Biriyle konuşurken diğeri gelip yapışıyor dudağına. Yapma işte rahat bırakın etrafınızdaki insanları. 

Mesele diğer tarafın onları kıskanması değil ya da en azından ben öyle değilim. Mesele bu kadar gevşek olmayın. Diyorsanız ki “Biz de böylearkadaş!” o zaman sen sıçmışın!

[sensicmisin]

Bugüne kadar bir çok şiir yazdım fakat tek bir kadına... Ve ona dedim ki “Nazım için Piraye ne demekse, sen de benim için öylesin”.

[sensicmisin]

yazılarını okudum gerçekten sen sıçmışın

eyvallah..

[sensicmisin]

Bir cumartesi günü, puslu...

Yağmurlu bir cumartesi günü, kapalı... Simsiyah...

Ne oldu o gün?

Simsiyah, kapalı o gün güneş doğdu.

Ama sabah değildi, saat 19:11 civarıydı.

Karanlıktan çıkmak için gün doğmasına gerek var mı?

Bir gülümseme yeter bazen ışık alabilmek için.

Yüzüne dokunmak, siler bütün karanlığı.

Peki ya öpmek...

Öpmek ne yapar, sevdiğin birini öpmek?

Işığın kendisi yapar insanı.