saaabiiii - Tumblr blog

[saaabiiii]

"Dünyayı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüzdür oğul. Hırsımız, sabırsızlığımız, bencilliğimizdir.

[saaabiiii]

Gıpta.

[saaabiiii]

Hayatımın bir döneminde geç kaldım, o gün o gündür hep geç kalıyorum.

[saaabiiii]

"Ol mahiler derya içredir, derya bilmezler.

Avlanıp kayığa düşen bilir.

Avlanan bilir.

İki balık var suyu arayan,

Suyun aradığı;

Avlanan bilir.

Avlanan bilir."

[saaabiiii]

"Değil,

Vallahi değil;

Bir iş var bu işin içinde."

[saaabiiii]

"Derdimize yüksel dedik, istediğin kadar yüksel!

Nasıl olsa geçmeyecek misin?

Zalimlere güçlen dedik, dilediğin kadar güçlen!

Nasıl olsa düşmeyecek misin?"

[saaabiiii]

ana sayfamda altın dişli, kolyeli zenciler, dövmeli kadınlar, tango yapan çiftler, asla sahip olamayacağımız impalalarla fink atan egzotik ve bir o kadar da marjinal insanlar var. fiyonklu masa örtüleriyle dizayn edilmiş, eskit dekore edilmiş, boyası badanası şık, iç ve dış mimarisi mükemmel evler var. 32. gün’de hizbullah gaffar okkan’ı nasıl öldürdü diye izlerken tuhaf geliyor bütün bunlar. sahilleriniz, denizleriniz, faize sevimden dayatılan moda anlayışınız, kadraja almak için didindiğiniz banklarınız, altın saatleriniz, revulation rujlarınız, binbir türlü çeşit kahveleriniz sizlere kalsın birader. osman konuk oluyor böyle şeyler salaklık endüstrisinde diyor da, kim yönetiyor bu endüstriyi olum? akşama kadar çalış et, ertesi gün yine aynı şekilde devam et, her gün aynı ülkeye uyan, emeğin şımarık dar paçalı nargile kafe çocuklarının günlük masrafı etmesin. sonra eve dön. ismet özel’in of not being a jew’deki eve dön çağrısı değil ama bu. kalbine veya kalbinden değil, işten dön. aç ünlülerin janjanlı hayatlarını izle, şeyma nereleri gezmiş, beğen instagramdan. aleyna’nın pembe ayıcıklı kliplerini izle. demet akalın konserde beğenmediği şampanyayı yanındakinin kafasına dökmüş, izle. irem derici estetik yaptırmış göğüslerine bilmem kaç bin euro’ya, izle, imren. çalışma masandaki vogue dergisini aç, dış görünüşünden rahatsız olman on saniyeni almasın henüz on yedi yaşında. her şeyiyle garip lan. içgüdüsel olarak yoldan geçen mercedes’i görünce dudağımızı büzerek ince bir ıslık çalıp imrenmemiz gereken bir dayatma. etmeyin oğlum heves. yani sikeyim romantizmi, rb’lediğimiz o ihtişamlı hayatları yaşayanlardan olmayacağız hiçbirimiz. dayatılan popülizm imrenmemiz için var, her kesimden insanın yaşaması için değil. burada gördüğünüz o sexi kadınlar sizin hayatınızda değil. hepimiz arjantin’e aşık olup almanya ile evleneceğiz, bunu biliyoruz. bakın mesela eski topraklara. su böreği yaparken babaannenizi mac rujlar kandırabilir mi? realizme inanın. algınız ihtişama kapalı olsun. öyle veya böyle yine de her şeyiyle bizim gerçeklik algımızı sikeyim.

[saaabiiii]

Kameralarını çevirmiş yine bakıyorsun bana. Ne zaman daha kaliteli bir kameraya geçeceksin? Göremiyorsun. Ne zaman görebilmek için kameradan kurtulmayı öğreneceksin?

[saaabiiii]

"Açmadığın dalda sözün geçer mi?"

[saaabiiii]

On sekizinde uçtu

[saaabiiii]

"Ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci.

Hem dersini bilmiyor hem de şişman herkesten."

Ülkü Tamer

[saaabiiii]

Walter Linsley Meegan (English, 1859–1944)

[saaabiiii]

Gerçek olanın gerçekliği asla değiştirilemez.

[saaabiiii]

tanrının kederi nasıl da söze gelir dilinde.

heder olur, sineme yuva edinmiş yansımaların derdine.

cana ziyân gül gülüşü alıp götürür kuytularına.

imtihana tutulan nefhis tanrıya bağlılıktan sıyıralı çok oluyor beni oysa.

içten içe tüketen yokluğu puslu gölgelerin arasında çıka geldiği vakit aydınlanırken sema,

seçtiğim yolun nihai varış noktası,

ruhunun güzergâhı.

@cwirzte

[saaabiiii]

Umudun olduğu yerde dert de vardır

Sea

[saaabiiii]

şairler vurulmalıdır, hayat yakışmıyor onlara. yeri yurdu yoktur onların, yurdumu arıyorum perdelerini açamadığım bir odada. sırf oyunlarına katsınlar diye ısrarla baktığım ve geç saatlere kadar üşüyerek oturduğum kaldırımı yurdum sanarken  cesedimi oraya bıraktığım geliyor sonra aklıma. kimsenin çocukluğuna basmamak için yolda yürüyorum pervasızca.  unut diyorlar, takma. düştüğümde annemin pencereden bana bakışını hatırlıyorum oysa. içi acır gibi değil de bana acır gibi. tentürdiyodu yarama bastırışını, çok mu acıyor dediğinde dilimi damağıma çakıp sessiz kalışımı hatırlıyorum. sırf kardeşimin şiddetini önlemek için kapaklarını açıp kendimi ortaya attığım gardırobun içinden çıkıyorum. ölen balığımı çöpe atarken babamın yanında duruşumu ve ölürsem beni de çöpe atacaklarını düşünüp korktuğumu hatırlıyorum. unut diyorlar, takma. şiirler yakılmadır oysa, bir ihtilali yaşatırlar. yeri yurdu yakılmıştır onların, yurdumu arıyorum bir yalanı yaşadığım dünyada. sonra hatırlıyorum. burası herkese yara.

[saaabiiii]

öğret. pencereyi yağmurdan nasıl koruyacağım.