Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Bu defa Drake, peki ama neden?
3 yıllık bir bekleyişin ardından Pusha T yeni albümü DAYTONA’yı dün piyasaya sürdü ve dün sabah uyanır uyanmaz kulaklıklarıma ve telefonuma sarılmama neden oldu. Pusha T’yi çok çok sevsem bile albümü boş yere allayıp pullamak istemiyorum, zaten albüme bu yazıda değinmek gibi bir gayem de yok, tek söyleyeceğim benim için hayal kırıklığı olduğu. Ama buna rağmen, sizlerle nedenini paylaşmak istediğim konu şu: çok sevdiğim Pusha’ya karşın neden yıllardır ne zaman adı geçse kendisinden haz etmediğimi belirttiğim Drake’in şarkısını çevirmeyi tercih ettim? Pusha T ve Drake arasındaki sürtüşmeyi derinlemesine incelemeye gerek yok ama bundan 6-7 yıl öncesine dayandığını ve eski sayılabilecek bir tatsızlık olduğunu belirtmek yeterli. Aralarındaki kavganın en can alıcı noktası bence Pusha’nın Lil Wayne ve Drake’i hedef aldığı Exodus 23:1 diss şarkısıydı. Ki bu şarkıyı çevirdiğimiz zaman (2-3 sene önce olmalı) bizim için en iyi diss şarkılarından biri olduğunu söylemiştik. İkili yıllar boyunca birbirine gönderme yapmaya devam etti ve kavga hiç soğumadı, son olarak Pusha’nın yeni albümünde yine açık bir şekilde Drake’e gönderme yapmasıyla bir daha alevlendi ve bu defa kimsenin beklemediği bir şekilde Drake açık açık cevap verdi. Bir nevi, Exodus 23:1′ın cevabı yıllar sonra Duppy Freestyle ile geldi.
Çoğu dinleyici gibi kesinlikle ben de beklemiyordum, aklımın ucundan dahi geçmezdi, ve eminim Pusha da hiç ihtimal vermemiştir. Bu kadar kısa bir sürede böyle vurucu bir cevap, ve bu cevabın Drake’den gelmiş olması... Pusha’nın yeni albümünde Drake’e giydirmesi ilk dinlediğimde çok hoşuma gitmişti, Drake karşı olumsuz görüşlerimden dolayı değil, akıl dolu bir beyitti:
“ It was written like Nas but it came from Quentin At the mercy of a game where the codes is missing “
Meek Mill ile olan kavgası sırasında duyduğumuz Drake’in ghostwriter kullanması iddialarına karşı güzel bir gönderme, hele ki Nas referansı :) Drake’in diss şarkısını yayımladığını gördüğüm zaman bu satırlara nasıl cevap verdi merak etmiştim, yine de pek kaale almadım ve dinlemedim. Sonrasında önüme çıkan bir haberle diss’i dinledim. Habere göre, Drake’in yeni şarkısı hem Pusha-T’nin çıkardığı yeni albümü hem de Rocky’nin çıkardığı albümden internette katbekat fazla aratılmış ve hit almıştı. İkinci dinleyişimde şarkıyı çevirmeye karar verdim, çeviriyi 10 dakika önce hallettim ve şimdi bu yazıyı yazmaktayım. Drake’den “Duygusal olmayı bırak” sözünü duymak beni her ne kadar gülümsetse dahi, Meek’den sonra Pusha’nın karşısında da altta kalmaması sanırım beni hakkında iki defa düşünmeye itti. Şarkının çevirisi bu akşam kanalda olacak, şarkıdan alıntılanmış ufak bir kısım ile yazıyı sonlandıralım: “Kardeşin dedi, ilk kuzeninmiş sonra kardeşin, sonra sen O yüzden sen yaptığın bir şeyden bahsetmiyorsun, bildiğin şeyi rap yapıyorsun Utanma ama, senin yaptığını yapan bir sürü zenci var piyasada Kalbinde kötü niyet yok senin, sen cana yakın bir herifsin Dostum, ��niversiteli çocuklara Nike ve Mercedes için mal satmış olabilirsin Ama 80'lerde Escobar için torba tutmuş gibi konuşuyorsun“
2 notes
·
View notes
Text
Albüm İncelemesi #Ill Bill & Vinnie Paz - Heavy Metal Kings
İki yıllık uzun bir aranın ardından yeni yazımızla herkese merhaba :) Devamı gelecek olan albüm incelemesi serimize Ill Bill ve Vinnie Paz’in 2011 yılında çıkardığı Heavy Metal Kings albümü ile başlıyoruz.
Şüphesiz duolar için en önemli madde birbirleriyle uyum içinde olmaları ve tarzlarının örtüşmesidir. Bunu hip-hop tarihe adını yazdırmış ikililere bakarak kolayca anlayabiliriz aslında; Mobb Deep, Outkast, UGK, C-N-N, Blackstar ve nicesi. Hepsinin ortak paydası duoların hemen hemen aynı stili benimsemiş ve aynı kültürden gelmiş rapperlar olması. Ill Bill ve Vinnie Paz birbilerini uzun süredir tanıyıp, aynı şarkılarda beraber olmuş olsalar bile duo olarak karşımıza ilk defa bu albüm ile çıktılar, aslında albümü dinlemeden bile aralarındaki uyumu tahmin edebilirsiniz. Bu iki ismi ayırtan tek şey sanırım dini inançları, çünkü lirikaliteyi baz alırsak iki isim de; şiddet, kültler, komplo teorileri gibi konuları işliyor. Yer geliyor Ill Bill amcasının hatıralarıyla bizlere uyuşturucu geçmişini anlatıyor, yer geliyor Vinnie dinini şarkıya yansıtıyor ama genel olarak iki isim de aynı şeylerden bahsediyor. Gelin şimdi bu uyuma hep beraber göz atalım. Eğer Vinnie ve Bill’i zaten takip eden ve dinleyen isimlerseniz bu albümün size daha önce duymadığınız sıradışı bir şey vaat ettiği yok. Albümdeki şarkılar daha önce yapılmış herhangi bir Ill Bill & Vinnie Paz düeti ile aynı. Zaten albüme konuk olan sanatçılara ve prodüksiyonu üstelenen beatmakerlara göz atarsanız bu daha kolay anlaşılıyor. Albümde Ill Bill ve Vinnie Paz ile zaten yakın etkileşimde olan isimler konuk olmuş, bunlar; Reef the Lost Cauze, Sabac Red, Crypt the Warchild, Q-Unique ve Slaine. Albümün prodüksiyonunu ise; C-Lance, Junior Makhno, Grand Finale, Gem Crates, Vherbal, Sicknature, Shuko, Jack of All Trades, DJ Muggs ve Ill Bill’in kendisi üstlenmekte. Gördüğünüz gibi epey çeşitli isimler yer almakta, C-Lance, Sicknature, Shuko ve DJ Muggs gibi yakından tanıdığımız isimler varken amatör bm’lar da var. Sanırım albümün en çok sinyal veren kısmı burası oluyor, çünkü beatler bana yetersiz geldi. Buna zaten şarkıları tek tek incelerken değineceğim, şimdi albümden birkaç fotoğraf ile incelemeye başlayalım.
Gördüğünüz gibi albüm kartonet basım. Albüm Pazmanian Devil Music (Vinnie Paz) ve Uncle Howie (Ill Bill) kuruluşları adı altında çıkarken albümün basımını ve yayımını Vinne’nin bünyesinde bulunduğu Enemy Soil şirketi üstlenmekte. Ayrıca arka planda gördüğünüz posterimsi kağıt kitapçığımız oluyor.
Vinnie’nin eski şirketi Babygrande’i hiç sevmesem bile albüm basımı konusunda haklarını vermek lazım çünkü kendileri tasarım ve kitapçık konusunda emek vermekten kaçınmıyor, detaylı işler ortaya koyuyorlardı. Enemy Soil sanki biraz ‘zaten kartonet basım yaptık, kitapçıkta klasik bir şey oluversin gitsin’ düşüncesi ile basımı yapmış. Kitapçık kısmını bir yapraklık A4 kağıdı olarak düşünebilirsiniz, bir tarafında albümün kapak resmi varken diğer tarafta parçaların prodüksiyon, kayıt ve söz yazarları gibi bilgiler bulunmakta.
Ve şimdi şarkıların incelemesine başlayalım…
1. Keeper of the Seven Keys (>)
Açılış parçası albümün devamının nasıl olacağını çok net gösteriyor ama bir albüm açılışı için yeterlimi bilemiyorum. Başta bahsettiğim gibi Vinnie ve Bill’in zaten stilleri, şarkıda ne söyleyecekleri bellidir, söyledikleri şeyler ve tarzları her ne kadar hoşumuza gitse bile sürekli tekrar eden şarkıları dinlemek elbette sıkıcı olacaktır. O yüzden şarkıda kullanılan beat bazen flow, rhyme ve delivery gibi ögelerden önemli hale geliyor. Bu şarkının beatinin tekdüze olduğunu rahatça söyleyebilirim, bu nedenle giriş parçası beni çok etkilemedi, sıradan şarkıyı tanımlamak için yeterli kelime sanırım. Ayrıca şarkının prodüksiyonu C-Lance’e ait.
When y’all was fucking around with Bush I was running with Saddam Puffing on the kush and building with the imam
Unutmada; beat bir yana parçada kullanılan Raekwon sample’ı hem parçaya, hem de genel olarak albüme cuk oturmuş. Seçiminden dolayı C-Lance’i tebrik etmek lazım.
2. Eye Is the King (>)
Şarkı genel olarak Nuwaubian kült oluşumunun lideri Malachi York için yazılmış. Kendisi çocuk istismarından dolayı 2122 yılına kadar hapis cezasına çarptırılmış bir isim. Şu an sanırım 70'li yaşlarından olmalı ve cezaevinde ölmesi muhtemel. Ama oluşturduğu kültün destekçileri hâlâ kendisine komplo kurulduğunu ve serbest bırakılması gerektiğini söylemekte. The Lost Children of Babylon dinleyicileri aşikardır bu isme zaten. Malachi'nin davası boyunca davada yer alan polislerin her şeyin bir komplo olduğunu söyleyerek istifa etmesi gibi garip olaylar yaşandı ama eğer bana sorarsanız Malachi York kafayı sıyırmış bir sapkın, incelemeden çok sapmamak istiyorum o yüzden dileyen olursa bu konuda bizimle Facebook sayfamız üzerinden konuşabilir. Şarkıya geri dönelim ve beat ile devam edelim. Junior Makhno'ya ait olan beat beklediğim seviyede değil, şarkıyı dinlenilesi hale kesinlikle getirmiyor, o albüm yüzden beat konusunda ikinci şarkıda da fire vermekte. Ama lirikal olarak garip bir konu üzerinde durdukları için ilgi çekici bir şarkı olmuş.
Malachi York was way ahead of his time too, it’s wild “In the land of the blind the man with one eye is the king”
3. Impaled Nazarene (>)
3. atışta hedeften tam vuruyoruz. Liriklerinden ötürü albümün en çarpıcı şarkılarından biri bence bu, bunun nedeni ise değindikleri konuların ilgi çekici ve mistikt olması. İlk verse'de Vinnie ‘End of Days’ tadında sözler yazmış, gerek bahsettiği komplo teorileri gerekse sorguladığı konular ile. İkince verse'de Ill Bill Malachi York ve bir başka kült lider David Koresh'in hayatından bahsediyor. Aşağıya atacağım Türkçe çevirisinden daha iyi anlayabilirsiniz. Ayrıca ismini ilk defa duyduğum Grand Finale'in yaptığı beat şarkıya oldukça uygun ve hoş.
They like the idea of war between Arab and Jew They like the idea of slaughter and massacre too Knowledge is infinite, it’s something you have to pursue I pray to God on the Shabbat for a pacifist coup
Türkçe çevirisi için tıklayın
4. Children of God (>)
Geldik albümün en kral şarkısına. Şarkıyı ilk dinlediğimde o kadar çok hoşuma gitmiştiki bana bu albümü aldıran da bu şarkı oldu. Bunun en önemli nedeni Ill Bill'in muhteşem altyapısı, sample kesimi gerçekten inanılmaz. Lirikler de keza bir o kadar muhteşem, bahsettikleri şeyler yine hemen hemen aynı sosyal konular ama bu defa beatin de verdiği gaz ile çok daha etkileyici bir şekilde okuyorlar. Zaten Vinnie'in ağzından Türkiye kelimesini duyunca bir çoğumuz “Vay anasını” çekmişizdir herhalde, her ne kadar bizi Orta Doğu ülkesi olarak tanımlasa da :)
I heard children sing Allahu Akhbar in Turkey One had a Russian AK, dirty Iverson jersey
Türkçe çevirisi için tıklayın
5. Blood Meridian (>)
Albümün klibe sahip ilk parçası bu. Lakin insan o klip keşke Children of God'a çekilseymiş diyor. Parça ve klip ikilinin kültlere ve Heavy Metal'e karşı olan ilgisinin ne denli yüksek olduğunu göstermekte. Vinnie Paz fanları kendsinin metal müziği ne kadar çok sevdiğini paylaşımlarından bilir ki bunu şarkılarında da çokca gösterdi bizlere. Ill Bill ise bu konuda Vinnie'den de öte tam bir Heavy Metal fanı, kendisinin sırf metal için yaptığı bir şarkı ve parçalarının sayısız metal remiksi bulunmakta, gençliğinde kardeşi Necro ile kısa ömürlü bir Heavy Metal grubu kurması da cabası. Açıkcası bu bahsettiğim metal müzik konsepti hiç ilgimi çekmediği için haliyle şarkı da pek ilgimi çekmedi.
6. Oath of the Goat (>)
Klibe sahip ikinci parçamız ve bu parçanın klibi de Blood Meridian'ınki kadar mistik. Bu parça ile bir beatin şarkıyı nasıl atmosfere soktuğunu rahatça görebiliriz, Vherbal'ın elinden çıkan prodüksiyon şarkıya ihtiyacı olan gizemli atmosferi kavuşturuyor. Yalnız lirikler konusunda albümün geri kalanı kadar ilgi çekici değil, kendini tekrarlama olayı burada biraz var lakin o bahsettiğim karanlık atmosfer ile şarkı kendini kotarıyor. I’m jihadist, I go to war with God-fearers Elohim, Rosicrucians, and cross-bearers
Türkçe çevirisi için tıklayın
7. King Diamond (>)
Diğerlerine göre daha sert bir parça olmuş bu ve yine Ill Bill’e ait olan beat üzerinde flow yapılmasını kolay kılmış. Bu açından dinlenilebilir bir şarkı var elimizde ama daha fazlası değil o yüzden hakkında başka ne yazabilirim bilemedim.
Mossad, Osama, jihad, Obama, call me the Skull Head Like Four Horsemen combined in one warhead
8. The Vice of Killing (>) (feat. Reef the Lost Cauze ve Sabac Red)
Konuklar ilk defa bu şarkıda karşımıza çıkıyor ve şarkı tam hardcore & underground rap severler için yapılmış. Gerek Sicknature’ın beati gerekse konuk sanatçıların üst düzey performansı ile şarkı albümün enleri arasına rahatça girebilir. Şarkıda yer alan rapçilerin herbiri sınırlarını zorlamış ve en iyilerini ortaya koymuş ama bana kalırsa 4 rapperın arasından sıyrılan kişi Sabac Red oluyor.
Tell me what is power, cash, hand, guns, and hoorah A brutal task between thieves, priests, nuns and Korans
9. Devil's Rebels (>) (feat. Crypt the Warchild)
Şarkıya adını veren The Devils Rebels, 60′larda Brooklyn’de kurulmuş motorsiklet sürücüleri ağırlıklı bir çete, zaten şarkının giriş kısmındaki muhabirde haberinde onlardan bahsetmekte. Haliyle şarkının konusu da bu başlığa göre şekilleniyor ve rapperlar sertliklerinden ve şiddetten bahsediyor. Tabii Ill Bill yine araya Malachi York’u (artık gına geldi gerçekten) yerleştirmeyi de unutmuyor ve Vinnie yine İslam’ı liriklerine yansıtıyor. Crypt içinse pek pozitif bakmıyorum açıkcası, yokluğu şarkıda bir şey değiştirir miydi? Sanmıyorum. Hoş beat içinse Shuko’ya ayrıyetten teşekkürler.
Your whole clique a bunch of broads, y’all all divas Y’all on some Kanye faggot shit, all skeezers
10. Age of Quarrel (>)
Ill Bill ve Vinnie Paz tekrardan bize ne kadar daşşaklı abiler olduklarını hatırlatıyor. Aslında bu tür şarkılar biraz albümü doldurmak için yapılmış gibi, bunların yerine araya 1-2 skit katılsa daha mı iyi olurdu bilemedim.
Mao said to read too many books is harmful Mind is from Harvard, my heart is blacker than charcoal
11. Metal in Your Mouth (>) (feat. Q-Unique ve Slaine)
Geldik albümün en gaz ve hardcore parçasına, bu noktada konuk sanatçı seçimi de on numara yapılmış. 4 rapçi arasından bir seçim yapması gerçekten zor çünkü dördü de mikrofona kinlerini sert bir şekilde kusuyor. Yalnız şarkı hakkında yakınacağım tek konu kısa oluşu, klasik 16 bar değilde her rapçi 8 bar okumuş, tadı damağımızda bırakıyorlar biraz. I’m a motherfucking chainsaw, see everything it remain raw Why you think we brought Q-Unique and Slaine for?
12. Terror Network (>)
Yine ilgi çekici bir parça var kulaklıklarımızda, beati bir tarafa bırakabiliriz o yüzden. İki isim yine komplo teorilerinden ve hükümetin kirli planlarından bahsediyor ama araya bolca dini öge ve kutsal kitaplardan göndermeler de sıkıştırıyorlar. Şarkıda ilgimi en çok Ill Bill’in yazdığı “İntihara meyilli Sünniler havaya uçuruyor Şiileri” satırı çekti. Bu satırı İslam adı altında terör faaliyetleri yürüten örgütlere birer eleştiri olarak yazmış olması kuvvetle muhtemel lakin eğer bu bar Vinnie’ye ait olsaydı Şiilerden hoşlanmadığını düşünebilirdim. Ayrıca şarkıda çokça Nuwaubians propagandası bulunmakta, insan Malachi York’un adını duymaktan bir süre sonra sıkılıyor. Stumbled to the end of the tunnel but didn’t see light Machine gun-toting Levites, suicidal Sunnis, exploding Shiite
13. Leviathan (The Spell of Kingu) (>)
Ill Bill’in Vinnie’yi gölgede bıraktığı şarkı olarak açıklayabilirim bu parçayı. Farklı atmosferde bir beati var ayrıca, dinlerken zevk alacağınızı düşünüyorum. Vinnie’nin aşağıda alıntılayacağım sözü ise tartışmaya açık.
I believe in Isa but I don’t fuck with the Christian Ultimate killing machine, I kill puppies and kitten
İnanırım İsa’ya ama takılmam Hristiyanlarla Son seviye bir ölüm makinesiyim, köpek ve kedi yavrularını gebertirim
14. The Crown Is Mine (>)
Fazla bir açıklamaya gerek yok sanırım. Ill Bill ve Vinnie Paz en yücesi ve taçta haliyle onların.
15. Splatterfest (>)
Üstteki şarkının olduğu gibi bu şarkının da beati C-Lance’e ait. Aslında kendisi sevdiğim bir beatmaker ama nedense bu albüme verdiği beatler çok monoton geldi bana ve bu da öyle. Şarkıyı ikinci kez dinleyesim bile gelmedi, o derece.
16. The Final Call (>)
Ve albümün son şarkısı, final çağrısı. Aslında bonus olarak Blood Meridian şarkısının remiksi ve bir adet daha şarkı bulunmakta ama albüm versiyonunda bu şarkı son oluyor. Güzel bir veda şarkısı olmuş bence, beat garip bir his veriyor insana. Yalnız tam kapanışta da Malachi York’un adını duyunca insan “Malachi’nizin mına koyım” diyor istemsizce.
- Genel Degerlendirmem-
Albümde çok iyi şarkılar olduğu gibi bayat ve sıkıcı şarkılarda bulunmakta. Vinnie Paz’in ve tayfasının en büyük eksisi zaten hep birbirini tekrarlayan işler ortaya koymaları, o yüzden bu albüm gereğinden fazla uzun tutulmuş gibi. 16 şarkı yerine sayıyı 12′de tutup 1-2 de skit ve intro eklemek daha uygun olurdu bence. Sonuç olarak kulaklıklarımızda; yetersiz beatler, uygun konuk isimler, sevdiğimiz iki rapçinin aşikar olduğumuz hardcore & bilinçli lirikleri ve bol bol Malachi York duyduk. Ill Bill ve Vinnie Paz fanları için albüm zaten büyük bir nimet keza sıradan dinleyiciler için de dinlemeleri gereken bir albüm ama abartılacak kadar iyi değil. Ayrıca buradan ikilinin ��u aralar Heavy Metal Kings 2 albümü için çalıştıklarını da belirteyim.
Favorilerim
Children of God
The Vice of Killing
Metal in Your Mouth
Impaled Nazarene
Beğenmediklerim
Age of Quarrel
Keeper of the Seven Keys
The Crown Is Mine
Lirikler 8/10
Beatler 6/10
Genel olarak 7.5/10
#ill bill#vinnie paz#ill bill & vinnie paz#heavy metal kings#album review#album incelemesi#hip-hop#underground rap#hardcore rap
1 note
·
View note
Text
Chelsea Jane Röportajı
Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğin için çok teşekkürler Chels, ilk olarak sormak istediğim "Nasılsın?" "Hayat nasıl gidiyor?"
Mükemmel, kesinlikle şikayet edemem. Şu an Los Angleas'dayım, yeni albümüm Divide and Conquer üzerine mükemmel insanlarla beraber çalışıyorum. Yani epey iyiyim, teşekkürler.
Seni tanımayan ve hikayeni bilmeyen Türk fanların için Chels ne zaman ve nasıl rap yapmaya başladı kısaca anlatabilir misin?
Tabii ki, 3 sene önce başladım sözlerimi yazmaya, öylesine eğlence içindi. Ve ardından spontane bir şekilde bulunduğum bölgeden, yani Avustralya, Gold Coast'dan bir prodüktör ile bağlantıya geçtim. O zamandan beri onunla çok iyi arkadaş olduk ve ben de rape başladım. Belki biliyorsunuzdur onu, adı Mules Mecca, Queen of Hills EP'min prodüksiyonu ona ait ve sıradaki albümüm Divide and Conquer için de onunla çalışıyorum.
Mükemmel single'ın Where The Boys At?'i 2-3 ay önce yayınladın ve bu şarkınla bize hip-hop'da cinsiyetin önemi olmadığını kanıtladın. Benim merak ettiğim ise bu cesur parçana gelen tepkiler nasıldı, çünkü hala 'rap kadınların yapabileceği bir şey değil' yorumlarını görüyorum.
Hahaha :D Yoğun bir ilgi oldu, sevenler de vardı sevmeyenler de normal olarak. Güçlü yorumlar almayı seviyorum, iyi veyahut kötü, çünkü bu müzik size bir şeyler hissettiriyor. Ama bu parça gerçekten kadınlar içindi, yalnızca rap piyasasındaki değil tüm cinsiyetçi endüstriye karşıydı ve bir sürü kadın bana e-mail atıp tebrik mesajları gönderdi. Bu da benim için muhteşem, insanlarla böyle konuşup, iletişime geçmeyi seviyorum.
Hazır konusu açılmışken, Avustralya'da bayan rapper olmak zor mu?
Dünyanın her yerinde bayan rapper olmak zor bence, eğer albüm satmaktan bahsediyorsan. Ama onun dışında o kadar da zor değil, ben müziği yalnızca sevdiğim için yapıyorum, yani bu eğlenceli olmalı. Ama eğer tepeyi hedefliyorsan evet zorlu bir yol.
Bildiğim kadarıyla şu an Divide & Conquer albümü üzerinde çalışıyorsun, nasıl gidiyor?
Albüm çok yakında gelecek, sözler yazıldı, hatta parçalar kaydedildi, sadece son rötuşları yapıyoruz. Altyapıların nasıl mükemmel olduğunu anlatamam bile, Mules bu albüm için sınırlarını epey zorladı. Sizlere dinletmek için sabırsızlanıyorum :)
Biliyorum erken bir soru ama ilerisi için bizi ne bekliyor, planların neler?
Açıkcası şu an tek odaklandığım şey müziğimi Avustralya dışına da yaymak, Birleşik Krallık'dan ve Amerika'dan sanatçılarla çalışmak. Çoğu kişi bana "Nereden geldiğini unutma, farklı aksanlarda rap yapma" diyor ama inanın böyle bir şey ASLA OLMAYACAK! Yalnızca farklıprodüktörler ve sanatçılarla çalışarak yeni soundlar yakalamaya ve müziğimi geliştirmeye çalışıyorum.
Hip-Hop kültürü oralarda nasıl? Amerika gibi mi yoksa kendi tarzlarında özgün mü icra ediliyor? Biliyorsun Aussie Hip-Hop hakkında pek bir şey bilinmiyor.
Aussie hip hop'da en az diğer soundlar kadar farklı. Kültür burada sakin ve rahatça yapılıyor, çok güçlü bir aile ilişkisi ve beraberlik var çünkü biliyorsun zaten az isim var. Hip-hop burada Amerika'da olduğu gibi radyolarda değil, dilerdim ki radyolarda duyayım ama elimizde olan bu işte.
Hip-Hop tarihine şöyle bir baktığımızda, seni kimler etkiledi?
Eminem'i seviyorum, onu dinlemeyi seviyorum. Ama beni ilk etkileyen Avustralya'dan, Adelaide'li rapper Prime oldu, o Good Morning albümünü çıkardı ve benim hayatım cidden değişti, "Evet, ben de müzik yapmalıyım" diye düşündüm. O mükemmeldir, bir göz atın.
Röportaj için çok teşekkürler Chels, söylemek istediğin son bir şey var mı?
Türkiye'de ki hayranlarıma destekleri için çok teşekkürler. Sizlerin benim şarkılarımı dinlediğiniz bilmek beni nasıl da mutlu ediyor inanın anlatamam. Çılgınca bir his, TEŞEKKÜRLER :)
Chelsea Jane'i takip etmeyi unutmayın!
Twitter
Facebook
Youtube
Guerrilla Republik
Twitter
Facebook
Youtube -----------------------------------------------------------
(In English)
Big up and respect to Queen of Hills. Thank you for agreed my interview. First of all I wanna ask you "How are you" how is your life going?
Life is great! I cant complain, i am currently situated in LA working on Divide and Conquer, working with some amazing people, so i am great, thank you!
For your Turkish fans who may not know the full story, How and When did Chels start making music... Can you tell us your story briefly?
For sure, so i started writing raps about 3 years ago, just for fun, and randomly linked up with a producer from my local area on the Gold Coast in Australia and we have been great mates ever since, you may know him as Mules Mecca, he produced the Queen of the Hill EP and is producing my new album Divide and Conquer.
You released your hot joint Where The Boys At? about 2 or 3 months ago. With that you showed us in hip-hop gender does not matter. So I wonder How was the reaction to that song cuz still I see some "rap is not for bitchez" ignorance.
Haha! the reaction was quite full on, people their loved it or hated it, which is ideal. I love when you hear something and have a strong reaction, if its good or bad, the music is making you feel something. But that record really spoke to women not just in the rap game but other sexist industries, and women would emailed me and thanked me, and to me that is amazing. I am glad i am speaking and connecting with others.
Speaking of which, is it difficult to being female rapper in Australia?
I think its difficult to be a female MC anywhere haha, if you mean sell lots of records. But i would'nt say being a female rapper is difficult, i just do it because i love to make music, its suppose to be fun! But yes, it is a hard road to ''The Top'' (not that i am there) but its all part of the ride.
I know you workin on Divide & Conquer album right now, how its goin?
The album is coming along amazingly, all the writing, and some tracks are finished, we are just polishing up some pieces for it. Cant not express how amazing the production is, Mules really kicked it up a level for this album, cant wait for you guys to hear it!
I know its is an earlier question but, what's next? What are your plans?
To be honest i am just focusing on branching out from Australian hip hop, to work with other artists from the UK and America. Lots of people keep telling me ''Please don't rap in another accent'' and believe me, that will NEVER happen. I am just really focused on trying new sounds with different producers and artists to make something new and fresh.
What's the rap culture like out there? Are they mostly on American hip hop or do they push a lot of locals? Cuz you know we dont know much about Aussie Hip-Hop?
Aussie hip hop is much different to any other sound. The culture is a lot more laid back and relaxed, there is a strong sense of family and community because the scene is so small. Hip hop isnt all over the radio like it is in america, i would love to hear for Aussie hip hop on commercial radio but it is what it is.
As far as Hip-Hop goes, who inspired you?
As far as inspirations, i loved (and still do) listening to Eminem, but my first Australian influence was a rapper from Adelaide called ''Prime'' he released his album ''Good Morning'' and it seriously changed my life, i thought...''YES I NEED TO MAKE MUSIC'' Hes incredible. Check him out.
Thanks for the interview, do you want to send any shoutouts and wanna say something to your Turkish heads? “Where The Boys At?” is such a good song, by the way.
YES! Thank you so much Turkey for all your support, i cant express how happy to makes me to know you guys are listening to my records! Its kind of insane! THANK YOU!
3 notes
·
View notes
Text
The Lost Souls Röportajı
Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkürler. Grubun üç kişiden oluştuğunu biliyoruz; mikrofonda BGFiree ve Fresh Costello, altyapılar ise prodüktör Nick Fre$h'den. Peki The Lost Souls grubu nasıl oluştu, tanışma hikayenizi bize kısaca anlatır mısınız? Fresh Costello ve uzun süredir beraberiz zaten (anne karnından beri, BGFiree ve Fresh Costello ikiz) Nick ile tanışmamız ise biraz komik bir hikaye. Onunla Xbox Live'dan tanıştık ve sonradan da öğrendik ki aynı lisedenmişiz. Bir gün birbirimizden habersiz bir şekilde beraber yolculuk ederken oyunun konusu açıldı ve Fresh Costello(Brent) Nick'e oyundaki ismini sordu, bu sayede tanışmış olduk ve o günden beride beraberiz. Debut albümünüz olan iLLUMINATE'yi geçen sene çıkardınız, bir dinleyiciyi sonuna kadar doyuracak mükemmel bir mixtapedi ama gördüğümüz kadarıyla fanlar yeni parçalar bekliyor sizden. Aklınızda yeni projeler var mı, güzel bir The Lost Souls albümü mesela?
Geçen sene çıkardığımız mixtape'e devam olarak iLLUMINATE 2'i üzerinde çalışıyoruz. Muhtemelen 13-15 şarkılık güzel bir mixtape olacak.
Peki sizin en sevdiğiniz Lost Souls parçası hangisi, en çok içinize sinen çalışmanız?
BoomPOW favorimizdi, Souls'un başlangıcını onunla yaptık ilk parçamızdı. Ama ardından Ain't Worried Bout Nun'ı çıkardık ve hepimiz ona bayıldık.
Tüm hip-hop tarihine şöyle bir baktığımızda, sizi en çok etkileyen bu işi yapmaya iten ilham aldığınız kişi veyahut kişiler kimdir.
Kesinlikle Big L. Cesur sözleri, kusursuz flowu ve delivery yeteneğiyle Big L bizim favori emceemiz. Ayrıca Boom Bap dönemimin de büyük hayranıyız.
Peki favori 5 prodüktörünüzü sorsak?
5 favori prodüktörümüz; Alchemist, DJ Premier, Lord Finesse, J Dilla ve tabii ki kendimiz :)
Beast Coast harekatı hakkında ne düşünüyorsunuz? Onlarda Brooklyn menşeli gençler ve tarzlarınız örtüşüyor.
Beast harekatını elbette seviyoruz ve açıkcası aralarında yer almak güzel olurdu ama biz çok daha ileriyi hedefliyoruz. Ama yinede onların bir parçası olmak çok hoş olurdu.
Röportaj için çok teşekkürler, son olarak söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Türkiye'de ve buradaki tüm fanlarımıza selamlar olsun ve bizi başından beri destekleyen herkese.Grafik tasarımcımız Tom Sharrow'a, bize gönderdiği mükemmel beatler için Herring Franky'e ve ayrıca Soulman Beats'e selamlar. Ayrıca bu süper röportaj için Guerrilla Republik'e de çok teşekkürler.
Grubu ve üyelerini takip etmeyi unutmayın!
Twitter
BGFiree
Fresh Costello
Nick Fresh
Facebook
BGFiree
Fresh Costello
Nick Fresh
Youtube
5 notes
·
View notes
Text
Avrupa'dan Takip Etmeniz Gereken 5 Rapper #1
Eastside? Westside? Dirty South? Midwest? North? Peki ya GLOBAL RAP?
Elbette hip-hop denince akla ilk olarak ABD geliyor, e gayet normal gelmelide. Ama hip-hop'ın anavatanından çok uzaklarda, denizaşırı ülkelerde de bu kültür, bu müzik yaşatılıyor, yapılıyor. Kendinizi neden Amerika ile sınırlandırıyorsunuz o halde? Rap müzik dinleyicisi -hatta raple sınırlamamak lazım her müziğin dinleyicisi- yeni sesler keşfetmeye, müzik ufkunu geliştirmeye, genişletmeye heves olmalı, peki nerden başlıyacağım ben buna diyorsanız buyrun buradan başlayın... Kulağınızı ihya edecek 5 Avrupalı rapper/grup.
Stupeflip
Memleketi: Paris, Fransa
Önerdiğim Parçası: Stupeflip Vite !!!
Stili: Punk & Rap, Deneysel Hip-Hop
Şövalyeler gibi giyinmiş Gangsta Rap yapan beyaz Fransızlar düşünün, anormal geliyor değil mi? Alışılmışın dışında... Evet Stupeflip kesinlikle alışılmışın dışında, ama onları bu denli popüler yapan, dinletende bu zaten, kendine has tarzları. Fransız Rapiyle ilgili olan herkes mutlaka biliyordur zaten bu elemanları, şayet Fransızca rap dedinmi 4 isim akla gelir; IAM, NTM, MC Solaar ve Stupeflip
Grup 2000 yılında King Ju, Cadillac ve Salo tarafından kuruluyor. King Ju ve Cadillac mikrofonda uçmuş sözleri ve vokalleriyle harikalar yaratırken Salo'da aynısını beatlerde yapıyor. Grubun üzerlerinden hiç eksik olmayan maskeleri ve garip kostümleri var, bu da onlara ayrı bir mistik hava katıyor. Konserlerine ise hiç girmiyorum zaten, biliyorsunuz siz Fransızların konser anlayışını. Grubun 3 albümü var; 2002 çıkışlı Stupeflip, 2005'de çıkardıkları Stup Religion ve 3 sene önce çıkan son albümleri The Hypnoflip Invasion
Fresku
Memleketi: Eindhoven, Hollanda
Önerdiğim Parçası: Alleen
Stili: Storytelling ağır basıyor, spesifik bir stili yok
Fresku bundan 5 sene önce fabrikada çalışan, sıradan ve fakir bir hayat sürdüren bir işçiydi, şimdiyse Hollanda'nın en popüler rapperlarından biri. 7 yaşına kadar Curaço adasında büyümüş fakir bir ailenin oğlu, lisede başarıyı yakalıyamamış ve okulu bırakıp geçimini sağlamak için fabrikada işe başlamış. Bir yandan da hobi olarak rap yapmış, arkadaş arasında ufak satırlar, gelişigüzel parçalar ta ki youtubu kanalına Brieff aan kees parçasını yükleyene kadar. Ertesi gün uyandığında bir bakıyor 7 bin izlenme ve iltifat içeren yorumlar, ardından bir de TopNotch'dan onunla iletişime geçmek isteyen bir eleman. Ve böylelikle Fresku Hollanda'nın en ünlü labellerinden birinin bünyesine giriyor ve 1 sene sonrasında da debut albümü Fresku'yu çıkarıyor. Yakaladığı şöhret ve kazandığı sayısız ödül onu şu an Hollanda'nın en iyilerinden biri yaptı, 2 sene önce çıkardığı Maskerade'de epey övgü topladı. Google ile adını aratırsanız görsellerde kolyeli, dövmeli clubber bir adam görebilirsiniz, kafanız karışmasın millet Fresku aynı zamanda skeçler de yapıyor.
Beogradski Sindikat
Memleketi: Belgrad, Sırbistan
Önerdiğim Parçası: Balada Disidenta
Stili: Politik, Harcore Rap
Uzunca açıklamıyacağım bu kalabalık hip-hop ailesini çünkü oldukça popüler bir grup ve sanırım Türkçe olarakta haklarında epey bilgi vardır. Genelde yozlaşmış politika hakkında rap yapsalarda oldukça milliyetçi bir gruptur. Ha bizim için önemli mi, elbette Kosova hakkında yaptıkları şarkılar biraz geriyor beni ama kaliteli müziğe her şeyden önce büyük saygı duyarım ve dinlerim. O yüzden dostlar sizde şans verin bu elemanlara, belki 6 albümlerinin hepsine göz atmanız zor ama; BSSST... Tisincina ve Svi zajedno'ya bakın en azından.
Madhat Mcgore
Memleketi: Edinburg, İskoçya
Önerdiğim Parçası: Get Down On Your Knees
Stili: Grime
28 yaşındaki Madhat şu an İskoçya'nın en iyi rapperlarından biri, büyük çaplı organizasyonlarda sahneye çıkması, İngiltere'den kaliteli rapperlar ile işler yapması onu ülkesinde epey popüler yaptı. Music Comes First Records'a katıldıktan sonra çıkardığı The Theophilus Carter LP kesinlikle dinlenmeli.
Cro
Memleketi: Aalen, Almanya
Önerdiğim Parçası: Easy
Stili: RAOP (Rap & Pop)
Bu pandaya da uzun uzun değinmiyicem çünkü sanırım artık bilmeyen kalmadı, ilk çevirilerimizden biride Cro'dan ve sanırım yaklaşık 7-8 parçasının Türkçesinide kanalımızda bulabilirsiniz. Yakın zamanda -hemde bayağı yakın 1 hafta önce- ülkemize geldi kendisi ve mükemmel bir konser verdi. Bu sene çıkardığı Melodie albümü tavsiyemdir.
3 notes
·
View notes