bbehdis

[bbehdis]

özlemin boğazımı sıkıyor, ellerini gevşetir misin.

[bbehdis]

göğsüme sen diye seslenmişliğimde var benim.

[bbehdis]

yüzünü sanki çiçeklerle yıkamışsın. bildiğim tüm güzellikler orada.

[bbehdis]

Tüm kaburgalarımın aynı anda kırıldığını hissettiren bi yokluğun var. Nasıl anlatsam böyle tam en sevdiğin şeyi yerken dişinin aniden kırılması gibi. Kar yağışına sevinirken güneşin açması gibi birşey yokluğunun verdiği acı. Bütün bunlara direnen belki yumruğumdan daha küçük kalbim ama ruhum ölüyor ruhum benden vazgeçmek üzere ben sana açtığım bu yeri başkasıyla kapatmadan gel. Gelmezsen yazık olacak.♏

[bbehdis]

insanların, sürekli yalnızlıklarını bastırmak için, kendilerine meşgale aradıkları şu devirde, yokluğunu bastıracak hiçbir uğraş bulamıyorum.

[bbehdis]

Senin sahip olduğun senin elinin değdiği veya içinde bulunduğun her şey muhteşem benim nezdimde. Daha çirkin olsan daha güzel olsan daha kötü veya daha iyi olsan da seni seveceğim.

[bbehdis]

koca bir sinir zelzelesinin içindeyken, bir anda gelip kapımı çalıyorsun. yüreğimi yumuşatıyor, yüzümü güldürüyorsun. içinde olduğum fırtına, tatlı bir yaz yağmuruna dönüşüyor ve bizi içine alıyor. şimşeklerse rolünü, sakinleştirici bir toprak kokusuna devrediyor. yanımda olsan ellerimi tutup beni o yağmurda, toprağa yatırırdın ve benimle hayaller kurardın, biliyorum. ben senin tepkilerini ezberlemeye çalışırkense gözlerin kapalı, yerde, ellerimle oynardın. tek kelimeye gerek kalmaz, ne hissettiğimi gözlerimden anlardın.

[bbehdis]

[bbehdis]

[bbehdis]

Türk edebiyatının en önemli yazarlarından Yusuf Atılgan'ı aramızdan ayrılışının 31. yılında saygıyla anıyoruz.

[bbehdis]

[bbehdis]

sızlıyorum, canım.

[bbehdis]

[bbehdis]

"kafamın içinde çok fazla vakit geçirdim. ve sonunda aklımı kaybettim.” diyor allan poe.

“kutsal buldum sonunda aklımın düzensizliğini.” diye tamamlıyor rimbaud. "

[bbehdis]

1995 yılında Slovenya’daki Divje Babe adındaki Neandertal mağarasında yürütülen arkeolojik kazı çalışmaları ile yaklaşık 50,000 yıl öncesine tarihlenen bir flüt bulundu. Bu flüt, bugüne kadar bilinen en eski müzik aleti olarak kabul ediliyor.

Arkeolog Ivan Turk tarafından bulunan bu enstrüman, aslında tam olarak 50,000 yıllık değil, çok daha eski olabilir. Flüt olup olmadığı konusunda hala birçok tartışmanın olduğu bu etkileyici müzik aletleri, günümüzden 43.000 yıl ila 80.000 öncesine tarihleniyor. Şu anda ise Slovenya Ulusal Müzesi’nde sergileniyor.

Flütten çıkan sesleri duyabilmek için Slovenya Ulusal Müzesi Küratörü, flütün kilden bir kopyasını yaptı. 50,000 yıllık enstrüman diyatonik ölçülerden tam ve yarım tonları çıkarabiliyor. Müzisyen Dimkaroski de bu flütle, Beethoven, Verdi, Ravel, Dvorak ve diğer sanatçıların eserlerinden birkaç parça çalmayı başarabildi.

[bbehdis]

Rodin’in The Thinker " Heykeli

Kayanın üzerinde oturan kaslı, çıplak bir adam. Adam derin düşüncede ve düşünmek için tüm vücudunu kullanıyor. Buruşuk suratı, çatık kaşları, şişmiş burun delikleri, sıkıştırılmış dudakları ve eksik bakışları, insanın düşüncelerinde bir derinlikte olduğu ve etrafındaki dünyadan tamamen habersiz olduğu fikrini pekiştiriyor. Adam vücudunun her tarafıyla düşünceleriyle mücadele ediyor. Vücudunun neredeyse hiçbir parçası rahat değil. Kasların çoğu gergin; bu sıkışık yumruk, kemerli sırt...

Bu heykelin şöyle az bilinir bir hikayesi var:

Rodin’in, Dante’nin Inferno’sundan ilhamla yaptığı Cehennem Kapıları eserini bilirsiniz. The Thinker, o cehennemden gelen tüm karakterlerin yer aldığı kapıların tam merkezinde ve en üstte oturması için yapılmıştı. Sonra bağımsızlığını ilan etti.

[bbehdis]

“hadi gel ellerin diyorum yaşadığın yerlerde kimi görsem sokaklarda seni soracak oluyorum gel kurtar beni yaşanmıyor yalnız nereye gitsem”